haberler güncel siyaset gündem spor sağlık magazin teknoloji haberleri

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
haberler güncel siyaset gündem spor sağlık magazin teknoloji haberleri

haberler güncel siyaset gündem spor sağlık magazin teknoloji haberleri


    Kalp Naklinde Komplikasyonlar ve Sonuçları

    avatar
    nameisfatih


    Mesaj Sayısı : 1201
    Kayıt tarihi : 17/11/10

    Kalp Naklinde Komplikasyonlar ve Sonuçları Empty Kalp Naklinde Komplikasyonlar ve Sonuçları

    Mesaj  nameisfatih Paz Kas. 21, 2010 5:03 pm

    Komplikasyonlar:

    Uzun dönemde ortaya çıkabilecek te­mel komplikasyon, nakledilen kalpte ateroskleroz (damar sertliği) gelişimi­dir. Girişimden üç yıl sonra hastaların yüzde 40′ında ameliyattan önce var ol­mayan ve anjiyografiyle ortaya çıkabilen bir koroner damar sorunu görülür.

    Nakledilen kalbin uyarıcı sinirlerinin çı­karılmış olması bu sorunun gizlice konjestif (kan göllenmesiyle seyreden) kalp yetmezliğiyle ortaya çıkmasına yol açar ya da ani ölümle sonuçlanır. Bu nedenle her yıl koroner damarların anjiyografiy­le incelenmesi gerekir.

    Ateroskleroz bü­tün vücutta yaygın olarak ortaya çıkar ve sıklıkla uzaktaki damarlardan başla­yarak yakındakilere doğru yayılır; buna dayanarak, bazı hastalarda uygulanan yeni damar oluşturulması ya da koroner damar anjiyoplastisi (tıkalı damarın ba­lonla açılması) girişimlerinin genellikle iyi sonuç vermediği söylenebilir.

    Art ar­da yapılan anjiyografiler ağır bir bozuk­luk olduğunu ve potansiyel olarak öldü­rücü bir kalp hastalığını gösteriyorsa bu durumda kalp naklinin yemden yapıl­ması gerekir. İkinci kez yapılan kalp na­killeri, tüm kalp nakli girişimlerinin yüzde 30′dan çoğunu oluşturur.

    Nakledilen kalpte ortaya çıkan ate-rosklerozun nedeni tam olarak belirle­nememiştir. Bununla birlikte, klasik aterosklerozdan daha farklı özelliklere sahip olduğu söylenebilir. Bu alanda doku uyumunun önemini araştıran ça­lışmalar karşıt sonuçlar vermektedir. Gene de nakledilmiş kalpteki aterosklerozun bağışıklık sistemi tarafından dü­zenlenen ve belki de kronik doku red­diyle bağlantılı olan bir sürecin sonu­cunda geliştiği artık kabul edilmektedir. Ateroskleroza yol açan öteki risk faktörleri kandaki kolesterol düzeyinin yüksekliği, yüksek tansiyon ve şişman­lıktır.

    Bağışıklık sistemi baskılanmış olan bütün hastalarda olduğu gibi, doku red­dini önlemek amacıyla bağışıklık sis­temleri siklosporinle baskılanan bu has­talarda da kötü huylu tümör gelişimi riski artmıştır.

    Siklosporinin kullanılmaya başladı­ğı ve görece yüksek dozda kullanıldığı dönemlerde yapılan çalışmalarda lenfomların ortaya çıkma sıklığında bir ar­tış saptanmıştır. Yaygın olan bu lenfomlar ameliyattan sonraki dönemin başlangıcında ve sıklıkla merkez sinir sisteminde ortaya çıkmaktaydı.

    Lenfomların ortaya çıkma riskinin, kullanı­lan ilaçlardan çok, hastadaki bağışıklık sistemi baskılanmasının derecesiyle doğru orantılı olduğu anlaşılmıştır. Gü­nümüzde kullanılan siklosporin dozları çok düşüktür ve lenfomlarm ortaya çık­ma olasılığı hemen hemen hiç yoktur.

    Uzun süre uygulanan bağışıklık sis­temini baskılayıcı tedavi hastada bir di­zi metabolizma değişikliklerine yol açar; bu değişiklikler uzun sürerse iş­levlerin ciddi biçimde etkilenmesine neden olabilir.

    Sonuçlar:

    Yukarıda ele alınan komplikasyonlara karşın kalp nakli teknikleriyle belirgin olumlu sonuçlar alınmaktadır. Kalp nakli uygulaması için bekleyen hastala­rın yaşam beklentisi yaklaşık 3 aydır. Kalp naklinden sonra hastaların yüzde 80′i en az bir yıl, yüzde 6O’ı da en az 5 yıl yaşamaktadır. Bunun gibi ilgi çekici olan bir konu da, ilk bir yılı atlatmış olan hastaların yüzde 85′inin günlük ya­şamı ve iş yaşamını sürdürebilmeleri için gerekli olan rehabilitasyon progra­mının sonuna değin uygulanabilmesidir.

      Forum Saati Çarş. Mayıs 15, 2024 7:33 pm