CHP de Koltuk Sevdası Bitmez
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın CHP'ye gönderdiği tüzük uyarısı partide deprem etkisi
yarattı.
Bu uyarı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için gökte ararken yerde bulduğu bir fırsattı.
Kılıçdaroğlu ile CHP eski Genel Sekreteri Önder Sav arasında devamlı bir çekişme vardı.
Nedeni ise Kılıçdaroğlu'nun parti içindeki otoriteyi bir türlü sağlayamaması, Önder Sav
ve diğerlerinin her olaya müdahil olup Kılıçdaroğlu'na söz hakkı tanımamalarıydı. Kemal
Kılıçdaroğlu ne zaman gerçek başkan olmaya çalıştı ise parti içindeki statüko devamlı engel
oldu. Hatırlarsak türban sorununda, 29 Ekim resepsiyonun da söylediği sözleri geri almak
zorunda kalmış, gizli Genel Başkan Önder Sav'ın 10 yıldır yaptırdığını Kılıçdaroğlu'da yapmak
zorunda kalmıştı.
Başsavcının uyarısı da olmasaydı bu çekişme zaten bir yerde patlak verecekti. Kılıçdaroğlu
genel başkan seçildiği ilk günden beri Sav'dan nasıl kurtulabilirim hesapları yaptığını tüm
kamuoyu biliyor. Ama kamuoyu bu patlamayı 2011 seçimlerinden sonra beklerken Başsavcı,
Önder Sav'ın ipini hiç kimsenin beklemediği bir anda çekti.
CHP de yenilerin ve eskilerin bölünmesi (Deniz ******'ı da hesaba katarsak 3 e bölünüyor) hızla
devam ediyor. Eskilerin önde gidenleri bir şekilde tasfiye edildi. Fakat halkımız yeniler kelimesini
geçmişte çok duydu. Yaşım itibariyle kendimi bildim bileli hep değişim deniyor ama CHP nin
hiçbir yeniliğine, değişimine tanık olmadım. Ve bugün de Kılıçdaroğlu'ndan değişime dair
hiçbir işaret görmüyorum. Daha düne kadar 29 Ekim resepsiyonunu boykot eden Kılıçdaroğlu
değil miydi? Eğer CHP gerçekten değişim, demokrasi için mücadele ediyorum diyorsa önce
televizyon yorumlarını kaçırmamaya gayret gösterdiğim Süheyl Batum ve Berhan Şimşek'i
gözden geçirmesi gerekir. Cumhurbaşkanı'nın resepsiyonu 2'den 1'e indirdiği sırada Süheyl
Batum'un ''ben milletvekili olsam kesinlikle resepsiyona katılmam. CHP'nin bütün ideolojisine
katılırım' türünden sözleri ne kadar yenilikçi olduklarının göstergesidir.
Gürsel Tekin'e verilen kotluk, Önder Sav'a verilseydi inanın bu yaşananların hiç birisi
yaşanmazdı. Sav 10 yıldır partinin en güçlü ismi olup bir anlamda gizli lideridir. Şimdi CHP nin
kimliğiyle oynandığını söylüyor ve kolay kolay pes edeceğe benzemiyor. Çünkü günümüzde
sorun millet yararına ne tür faydalı işler yapmak değil sadece koltuk kavgasıdır. Önder Sav ve
Kemal Kılıçdaroğlu çekişmesine yakın zamanda meydana gelen Necmettin Erbakan ve Numan
Kurtulmuş çekişmesini de örnek gösterebiliriz ki onlarda koltuk sevdası için gündemi çokça
meşgul etmişlerdi.
Bu CHP de ne kriz biter ne de koltuk sevdası. Bu koltuk kimin babasının malı bilinmez ama CHP
de bu sevda hiç bitmez.
Nihat Altay
STDM Aktivisti
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın CHP'ye gönderdiği tüzük uyarısı partide deprem etkisi
yarattı.
Bu uyarı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için gökte ararken yerde bulduğu bir fırsattı.
Kılıçdaroğlu ile CHP eski Genel Sekreteri Önder Sav arasında devamlı bir çekişme vardı.
Nedeni ise Kılıçdaroğlu'nun parti içindeki otoriteyi bir türlü sağlayamaması, Önder Sav
ve diğerlerinin her olaya müdahil olup Kılıçdaroğlu'na söz hakkı tanımamalarıydı. Kemal
Kılıçdaroğlu ne zaman gerçek başkan olmaya çalıştı ise parti içindeki statüko devamlı engel
oldu. Hatırlarsak türban sorununda, 29 Ekim resepsiyonun da söylediği sözleri geri almak
zorunda kalmış, gizli Genel Başkan Önder Sav'ın 10 yıldır yaptırdığını Kılıçdaroğlu'da yapmak
zorunda kalmıştı.
Başsavcının uyarısı da olmasaydı bu çekişme zaten bir yerde patlak verecekti. Kılıçdaroğlu
genel başkan seçildiği ilk günden beri Sav'dan nasıl kurtulabilirim hesapları yaptığını tüm
kamuoyu biliyor. Ama kamuoyu bu patlamayı 2011 seçimlerinden sonra beklerken Başsavcı,
Önder Sav'ın ipini hiç kimsenin beklemediği bir anda çekti.
CHP de yenilerin ve eskilerin bölünmesi (Deniz ******'ı da hesaba katarsak 3 e bölünüyor) hızla
devam ediyor. Eskilerin önde gidenleri bir şekilde tasfiye edildi. Fakat halkımız yeniler kelimesini
geçmişte çok duydu. Yaşım itibariyle kendimi bildim bileli hep değişim deniyor ama CHP nin
hiçbir yeniliğine, değişimine tanık olmadım. Ve bugün de Kılıçdaroğlu'ndan değişime dair
hiçbir işaret görmüyorum. Daha düne kadar 29 Ekim resepsiyonunu boykot eden Kılıçdaroğlu
değil miydi? Eğer CHP gerçekten değişim, demokrasi için mücadele ediyorum diyorsa önce
televizyon yorumlarını kaçırmamaya gayret gösterdiğim Süheyl Batum ve Berhan Şimşek'i
gözden geçirmesi gerekir. Cumhurbaşkanı'nın resepsiyonu 2'den 1'e indirdiği sırada Süheyl
Batum'un ''ben milletvekili olsam kesinlikle resepsiyona katılmam. CHP'nin bütün ideolojisine
katılırım' türünden sözleri ne kadar yenilikçi olduklarının göstergesidir.
Gürsel Tekin'e verilen kotluk, Önder Sav'a verilseydi inanın bu yaşananların hiç birisi
yaşanmazdı. Sav 10 yıldır partinin en güçlü ismi olup bir anlamda gizli lideridir. Şimdi CHP nin
kimliğiyle oynandığını söylüyor ve kolay kolay pes edeceğe benzemiyor. Çünkü günümüzde
sorun millet yararına ne tür faydalı işler yapmak değil sadece koltuk kavgasıdır. Önder Sav ve
Kemal Kılıçdaroğlu çekişmesine yakın zamanda meydana gelen Necmettin Erbakan ve Numan
Kurtulmuş çekişmesini de örnek gösterebiliriz ki onlarda koltuk sevdası için gündemi çokça
meşgul etmişlerdi.
Bu CHP de ne kriz biter ne de koltuk sevdası. Bu koltuk kimin babasının malı bilinmez ama CHP
de bu sevda hiç bitmez.
Nihat Altay
STDM Aktivisti